7 Ağustos 2009 Cuma

Madein Saleh

Aylardir erteliyordum bu yaziyi. Sanki donem odevi yazacakmisim gibi geliyordu bana. Ama artik aylar gecti ve Turkiye'deki arkadaslarimiza ve ailemize anlattigimiz Madein Saleh'i sonunda resimlerle yaziya dokuyorum. Madein Saleh ismini ben buraya gelmeden acikcasi bilmiyordum. Cidde'nin yaklasik 800 km kuzeyinde bulunan bu yer, Unesco'nun "Dunya Mirasi" kabul ederek koruma altina aldigi bir bolge. Yani tarihi ve turistik degeri var. Ama malum Suudi Arabistan'da turist kavrami hac ve umreden ibaret oldugu icin buraya yalnizca Suudlar ve burada yasayan yabancilar (ozel izinle) girebiliyorlar. Urdun'deki Petra'nin devami niteligindeki Madein Saleh, ilk olarak sizi sanki bir film seti ya da tarih oncesi bir doneme alip goturuyor hissi yaratiyor. 

Burayi anlatmaya baslamadan once size yolculugumuzdan da kisaca bahsetmek istiyorum. Bu gezimize sadece 1 hafta sonu, yani 1,5 gun ayirdigimiz icin toplamda 1900 km'lik yolculugumuzun oldukca yogun oldugunu soylememe gerek yok sanirim. Medine uzerinden ulastigimiz Madein Saleh'e giderken hic beklemedigimiz bir surpriz bizi bekliyordu. Ben geldigimden beri deve gorememenin hayal kirikligini yasayarak, surekli deve sayiklayip, "Hani nerde bu develer?" diye aranirken, karsimiza - hem de otobanda - bir maymun cetesi cikti. Saka degil, bu maymunlar serbestce dolasip, otobanda karsidan karsiya gecip, kendilerini izlemek icin duran arabalardan cips paketleri, sandvicler ve turlu yiyecek malzemelerini harac olarak kesiyorlar. Eger siz onlara findik fistik vermeyi gonullu kabul etmezseniz de, acik bulduklari camlardan ellerini kollarini uzatarak, ne bulurlarsa cekip aliyorlar. Ozetle, minik capli bir "Maymunlar Cehenneminden Kacis" filminin kahramanlari olup, fistiklarimizi gonullu olarak onlara firlatmak suretiyle (kafalarina degil, onlerine), oradan ayrildik. Geride cektigimiz asagidaki kareler kaldi. Ben Arap hukumetinin yerinde olsam, bu maymunlara ozel kilotlar giydirirdim, zira bulundugumuz sure icinde, seriat kurallarina oldukca ters gelecek sekilde, hem de yol kenarinda, ulu orta, nufuslarini arttirmaktaydilar. Tabi ki bunun kanitlari bende mevcut ama kamuya acik bir ortamda onlari yayinlamiyorum. 




Yolumuzun Medine'den gectigini soylemistim. Iste bu resimde gordukleriniz de Medine'deki sadece muslumanlarin girebildigi "Harem Bolgesi'nin" sinirlarindan biri. Bunlardan yuzlerce var. Her birinin uzerinde de rakamlar var. 

i

Geldik Madein Saleh'e. Gece 10 gibi varabildigimiz icin biz 2. gune baslamistik bile. Bu gordugunuz muhtesem yapitlar o denem yasayan ailelerin mezarlari olarak kullaniliyormus. Tabi varlik durumuna gore sade yapilardan sasali yapilara denk bir dizi cesit gormek mumkun. Ailenin tum fertleri ayni mezar evlere gomulmekteymis. Ama gunumude oldugu gibi onlarda da bas kibleye bakar, ya da herkes ayni hizada yatar gibi bir kavram yok, ranza gibi duvarlari oyup, duvar kenarlarinda birbiri ardina yatiriyorlarmis cenazeleri. Cember cizer gibi. 

Ben sizi varlikli ailelerin mezarlarinin fotograflarini gostermek istiyorum. Malum digerlerinde gosterecek pek oyma kakma yok. 





Bu da biz. Tiril tiril t-shirt'uyle Oncel ve yakici, kavurucu sicakta siyah abayamla ben. Neyseki basimi sapkayla kapatmam yetti, yoksa oracikta kurdesen olacaktim. 



Asagidaki fotograf da bizim tarihimizin bir parcasi. Osmanlilar Hicaz demiryolunu buraya kadar getirmisler. 







Bu da ruzgarin ufleyerek yaptigi fil kayasi. Sanki kucuk gibi gorundugune bakmayin, alttaki fotografta Oncel'i gorebiliyor musunuz? 





Sonunda mutlu son. En nihayet deveyi gorduk. Aslinda daha once yolda gormusuz, ben arka koltukta yatmis uyuyordum, sadece sallandigimizi ve Oncel'le Nejat'in sakin panigini hatirliyorum. Gece Madein Saleh'e varmak uzereyken, zifiri karanlik yolda, 3 araba konvoy halinde giderken, en ondeki Hasim abinin arabasi ve ardindan Suat'in arabasinin manevrasini bir isaret olarak alan Nejat, kivrak bir hamleyle bizi yolun ortasinda saskin saskin duran develere carpmaktan son anda kurtardilar. Deve tuyu isigi absorbe ettigi icin yansitmazmis ve dolayisiyla son anda farkedildigi icin develere carpmak kacinilmaz olurmus. Allah bizi seviyormus. Ben aslinda sonunda deve gordugum icin mutlu olacaktim ama durumun vahametini anladiktan sonra sesimi cikarmadim. Neyseki 2. gunumuzde deve gorduk de, icimde kalmamis oldu. 



Bu da tepeden Madein Saleh manzarasi. Sanildigi kadar kurak gozukmuyor bolge, degil mi? 



Hoscakalin... :))

2 yorum:

Hilal dedi ki...

Bu aydınlatıcı ve resimlerle belgelenmiş yazılarının devamını bekliyorum, Gizem'ciğim. SAyende genel kültürümüz artacak.

Kucak dolusu sevgiler,
Hilal

demet dedi ki...

süper bir yer :)