25 Mart 2009 Çarşamba

Veled-i Arap

Cok seviyorum, cidden; ben Arap cocuklarini ilk geldigim gunden beri cok seviyorum. Normalde bizde olsa, sevmeye kalktigimiz cocuklar yabani olur, yuzlerini cevirir, utanir, bunalir... Bunlarda oyle degil, gulumsedigin zaman gulumsuyor, el salladigin zaman el salliyor, opucuk gonderiyor, seker birseyler yani..

Bugun de oyle oldu.. genelde alisveris merkezlerinde ya da marketlerde kurdugum cocuklarla el sallamaca, dil cikarmaca ve opucuk gondermece iletisimini bu sefer arabada kurdum. Arada bir denk geldigimiz trafik isiklarinda, yan arabadaki cocuklar surekli el salladilar, gulumsediler, sevgilerini gosterdiler. Kimse de "noluyor, niye cocugumuza opucuk gonderiyorsun" demedi...

Seviyorum onlari... Keske hep cocuk kalsalar...

24 Mart 2009 Salı

Mangal Keyfi

Ayiptir soylemesi, son zamanlarda konu hep yemeklerden acildi gibi oldu ama, domestik hayatimiza son hiz devam etmekle birlikte, buna biraz da testesteron ekleyip, yemek rotamizi mangala cevirdik...

   

Gecen gun plajdan gelince, bir gun once benim gece yarasi sosladigim tavuklar, Danube'dan hazir aldigimiz soslu et, Nejat'larin Turk Bakkal'indan aldiklari sucuklar, patlican, sogan ve patatesle kendimize bir ziyafet cektik.

Benim bocek korkumu gecen ay bizzat yasayan Oncel'cim, yine ufak atlattigimiz bir bocek macerasindan sonra, (bu sefer kahramaniz Suat'ti) gelecek mangal sefamiz icin bocek ve ucan haserat ciz-biz aletinden almayi da ihmal etmediginin bilgisini tum sevenlerle paylasmak isterim.

19 Mart 2009 Perşembe

Domestik Yasam

Artik gezenti bir insan oldum ciktim. Evde yemek yaptigim yok. Aldigimiz kilolar (daha dogrusu Oncel'in aldigi kilolar; ama kocami burda da yalniz birakmak istemedim :) ) ve artik aksamlari hafif birseyler yiyelim karari bunda etkili, ancak benim gun be gun artam cevrem ve hergun neredeyse bir plan program olmasi, evde cok az vakit gecirmeme neden oluyor. 

Dun cok gezmemin vicdan azabiyla, (onceki gun Burcu, daha onceki gun kizlar grubu, dun de Carine'le bulusmamizdan sonra) eve gelip kollari sivayarak, Oncel'in siparisi olan kabak dolmasini yapmaya giristim. Oyle boyle degil, bir basladim; kabak dolmasi, domates dolmasi, yaprak sarmasi, sonra da 'aman kabak icleri ziyan olmasin' diye de mucver.. Birden durup kendime baktigimda, eve hakim keskin bir sogan kokusunun varliginin aslinda beni nasil da domestik yaptigini farkettim. Butun bunlarin ardindan yaptigim firinda tavuk-patates-mantari saymis miydim? Onu da ekleyin... ve ev parfumu olarak Turkiye'den tasidigim buhurdanliklara konan aromalarin aslinda fani seyler oldugunu, evi ev yapanin sogan-sarimsak kokusu oldugunu bir kez daha anladim :) 

Kisaca yeni profesyonel yasantim oldukca basarili devam etmekte.. Firinda tavugum Oncel ve Nejat tarafindan cok begenildi. Bugun de dun bir gaz yaptigim dolmalari midemize indirecegiz. 

Agzinizin suyunu akittiysam ozur dilerim :) 


18 Mart 2009 Çarşamba

Di$kiran

Bu yazinin Arabistan hayati ile ilgisi kesinlikle yoktur. Bahsi gecen kisiler tamamiyle dogrudur. 

Hani kimi zaman annelere, teyzelere rastlarsiniz, bebeklerini, cocuklarini severken icleri gider, dislerini sikarlar, kendilerini tutmak icin.. ben de oyleyim.. birini cok sevdim mi, dislerimi siktigimi sonradan, cenemin agrimasindan anlayanlardanim.. 

Benim henuz bir bebegim olmamasina ragmen, bebegim yerine koydugum bir kocam var.. Kendisi o kadar seker ki maaasallah (Arap masallahi ;) ) ona di$kiran adini verdim. Yakinda agzimda tek dis kalmazsa bilin ki sebebi Oncel... 

Neyse ki Asriye Annem dis hekimi de rahat rahat dislerimi sikarak seviyorum kocami.. eger birsey olursa, "ama sebebi Diskiran Oncel diyecegim" kendisine.. :))

Ozetle, Allah herkese boyle diskiranlar nasip etsin, amin!

16 Mart 2009 Pazartesi

Compound Hayati

Coumpound'lar burada yasam alanlarina verilen isim, bizdeki site gibi. Tabi ki, Arabistan farkiyla, akliniza gelmeyecek detaylar burada luks sayildigi icin, compoundlarin varligi da burada hayati kolaylastiran baslica etkenlerden biri. 

Oncelikle compound icinde abaya giymeden dolasabiliyorsunuz. Yani caniniz havuza gitmek istedi, giy bikinini, git havuzuna, ya da spora gideceksin, giy sortunu, spor merkezinin yolunu tut. 

Compound secerken, tabi ki bircok soruya da cevap vermek gerekiyor, malum insanoglu beklentileri yuksek, acaba hepsini karsilayacak mi? Ben bu konuda biraz hazira kondugumu itiraf ediyorum. Oncel'cim benim icin herseyi yapmisti zaten. Ama buraya geldigimde bana baska bir yere tasinmayi isteyip istemedigimi de sordu. Sonucta compound ozellikle bayanlar icin cok onemli; kendinizi guvende hissetmeniz, rahatiniz, imkanlariniz, hepsi birbirini tamamlayan unsurlar. 

Ozetle, cok ciddi bir arastirma yapmamakla beraber, cok sevdigim bir arkadasimin yasadigi compoundda aklim celinmedi degil. Mura Bustan adindaki bu compound, sehir merkezinde, oldukca fazla imkanlari olan, bizimkine nazaran cok ailenin yasadigi, canli civil civil bir yer. Ben de acaba dedim, nasil olur buraya tasinsak. Sonra dusununce bizim compoundu da cok sevdigimi anladim. Hem Oncel burada ben geliyorum diye daha buyuk bir eve gecmisti, dolayisiyla benim de icime kendi compoundumuz daha cok sindi ve biz bahce tadilati, eve parke doseme islerine basladik. 

Ancak compound secerken bana gore sorulmasi gereken su sorular var:
  • Sehir merkezinde mi, sehrin biraz disinda mi olsun?
  • Imkanlari neler? (Spor salonu, tenis kortu, yuzme havuzu, alisveris merkezlerine gunluk otobus seferleri, vs.)
  • Cocuklar varsa, guvenli bir compound mu? (Araba trafigi vs.)
  • Compoundun genel gorunumu nasil? Yesil mi? Yoksa mahremiyeti korumak icin yuksek yuksek duvarlar mi var ve yesiller o duvarlarin arkasinda mi?
Kisaca compound diyip gecmeyin, burada bir omur gectigi icin, karar vermesi oldukca zor. :))

Sevgiler, Gizem

11 Mart 2009 Çarşamba

Arap mi, Filipinli mi?

Hani derler ya, "Efendim, Londra cok karisik, her milletten insan var, bir tane bile Ingiliz'e denk gelmedim." Ben bunu Arabistan icin soyle ceviriyorum: "Efendim, ne garip memleket burasi, Araplar nerde, bu ulkede calisanlar sadece cekik gozlu Filipinliler mi?" Tamam bir miktar, gercekten sadece bir tutam abarttim. Hizmet sektoru icin konusacak olursam, calisan baska memleketlerden de var, mesela Suriye, Misir, Lubnan, Filistin... Ama ben calisan bir Arap su ana kadar gormedim, sanirim hepsi evlerinde, petrol havuzlarinda yuzuyor olmali. Malum burada su bulmak da zor. Kesin petrol vardir o havuzun icinde...

Saka bir yana, hizmet sektorunu Filipinliler ele gecirmis. Nufusun yarisi neredeyse onlar. Cok ucuza calisip, resmen Araplarin arkalarini topluyorlar. Bir de buraya calismak icin gelmek onlar icin olumden beter, ama ekmek parasi geliyorlar. Ben bana temizlige gelen Daisy ile konustum, duyduklarim karsisinda sok oldum. 

Isci olarak calismaya gelen Filipinlilerin bir kere bir sponsor bulmalari lazim. Tabi bu sponsor Arap olmali. Kimi zaman evlenmeleri bile gerekebiliyor. Normalde isciler icin 2000 Riyale alinan vizeyi bazi Araplar isi ticarete doktugunden, vizeyi 2000'e alip, bu zavalli Filipino'lara 10.000 Riyal'e satiyorlar ve her yil 3.000 Riyal kira gibi bir ucret aliyorlar, vermezlerse pasaportlar bu sponsorda oldugu icin size herseyi yaptirabiliyorlar. 

Filipinliler gercekten cok caliskan bir millet. Yazik cok ezildikleri icin, kendilerine normal davranilmasi bile onlar icin cok buyuk bir olay. Diyorlar ki, "bizim ogunlerde ana besin kaynagimiz pirinc, bunu bize vermeyen insanlar var ve tum gun calismamizi bekliyorlar, nereden enerji alacagiz?" Pirinci de bizdeki pilav sanmayin; tereyagli mis kokulu.. bildiginiz lapa, yani ozel bir sey degil. Cok uzuluyorum Filipinlilere sormayin. O yuzden Daisy her geldiginde ona kendimize ne yaptiysam aynisindan ikram ediyorum, sagolsun yemeklerimi cok seviyor. Benim iyi bir asci oldugumu soyluyor, arada benden tarif aliyor. :) 

Araplar da daha sahip olduklari dukkanlari calisma saatlerinde acmamaya devam etsinler. Tok saticilar ne de olsa... Nasil olsa onlarin yerine calisan atom karinca bir millet var ulkerinde...

Durduk yere yine kizdim simdi bu Araplara...

Insaaaallah!

Oncelikle bilgisayarimda Turkce karakterler olmadigi icin ozur dileyerek baslamak istiyorum. Ve cok uzatmadan derhal konuya donuyorum. 

Kiminin 'isallah', kiminin 'iyisallah' veya 'insAllah', olarak yaziya doktugu "insallah" aslinda ne demektir? Turk Dil Kurumu, soyle diyor; "Tanri dilerse, Tanri nasip ettiyse" anlaminda kullanilir. Bu anlamin icinde gizli baska manalar var midir? Bildigimiz yoktur, ama burasi Arabistan, burda hersey olabilir. 

Ben burda icten ice guldugum ama aslinda ozunde beni deli eden birkac olay yasadiktan sonra, Araplarla ayni dili konusmaya yavas yavas basliyorum. Anahtar bir kac kelimeyi ogrendikten sonra, isiniz oldukca kolaylasiyor. Sakin, "Aaaa! Biz zaten insallah nedir biliyoruz" demeyin, bilmiyorsunuz. Buz yataginin alti derin anlamlar ve zaman terminleriyle dolu. "Olursa olur, olmazsa bakariz" manasinda hanginiz kullanmadi, evet itiraf edin!! 

Mesela en son basima gelen olayda, compound bahce sorumlusuyla sans eseri spora giderken karsilastim. Normalde  bir hafta oncesinde, mutfagin onundeki agacin budanmasi gerekiyordu, adam gelecegim dedigi halde hic ortalarda gozukmedi, bende sabirla bekledim. Yolda gorunce dayanamadim, 'ne zaman buduyorsunuz' diye sorunca aldigim yanit: "Insaaaallah!" oldu. Burada aradaki 'aaa' seslerinin uzunluguna gore gunleri ve yapilmasi olasiligini (aslinda olasiliksizligini) anliyorsunuz. Ben de direk adama, 'Turk insallahi mi, Arap insallahi mi' diye sordum. Guldu ve 'peki yarin geliriz' dedi. Su an saat ogleden sonra 2, adam hala gelmedi. Baslarindaki supervizoru arama zamani geldi. Bu Araplar gercekten adam olmaz. Hala insallah, masallah la ilerleyeceklerini zannediyorlar. Belki bunlara "Hamdolsun" eklerlerse olacak, ama biz onu da denemistik, degil mi?


10 Mart 2009 Salı

"Alistin mi?"

"Alistin mi?" sorusunu burada ilk tanistigim hemen hemen herkesten ve Internette karsilasip, telefonda gorustugum memleket sinirlarinda ikame eden tum arkadaslarimdan ve aile efradindan duydum :) Hepsi iyi niyetli, biraz merakli... malum Suudi Arabistan goz korkutucu bir seriat ulkesi.. ama alistim.. sadece artik bu soruyu sevmemeye basladim. Alisilmayacak bir sey yokmus, namaz saatlerini ogrenip, arabanin arka koltugunun rahatini benimserseniz, burada yok yok.. imkan cok... Turkiye'de olmayan magazalari gorunce sadece hafif bir kiskanclik oluyor icimde.. keske diyorum, bundan bizde de olsa.. 

Durum bu, herkese selam :)

7 Mart 2009 Cumartesi

Hamambocegi

Ben burda cok tembellestim, miskinlestim ve sicaktan resmen uyustum. Kisaca ben Arap oldum. Inanin gecen haftaya kadar tek bir kare abayali fotograf cektirmedim. Belli bir nedeni yok, sadece tembellik. Istesem bin turlu bahanem hazir, ama sizi bunlarla mesgul etmek istemem. Dun gece buraya geldigimden beri gecirdigim en kotu geceydi. Muthis gecen bir gunun ardindan, gecenin kotu olmasi gercekten uzucu. Once gunu anlatayim...

Sabah uykumuzu aldiktan sonra, plaja gitmek icin yola ciktik. Yolda Italyan tarzi bir cafeye ugrayip sandviclerimizi yedik. Sonra da plajda, mercan kiyilarinda snorkel yaptik. Baliklar, mercanlar, kendimi bir belgeselin baskahramani gibi hissettim. Gittigimiz yer, genelde yabancilarin girdigi bir plaj oldugu icin, rahatca bikininizle dolasabildiginiz bir yer. Sonra eve geldik ve yine disari ciktik; kisaca haftasonunu doya doya yasadik. Tam isiklari sondurup yatacaktik ki, ben diyim serce parmak, siz diyin isaret parmagi kadar buyuk bir hamam bocegi, misafir banyosundan salonumuza dogru ilerlemekte. Tabi benim sakin (!) feryadimla (bilen bilir), hem bocek, hem Oncel yerlerinden firlayarak panik oldular. Oncel bocegi banyoda koseye sikistirdi, yarim sise bocek ilacini yaratigin uzerine bosaltmak suretiyle koskoca bocegi knock out etti. Cesur kocam! Ama tabi bocek yere serildikten sonra is bitmiyor, bir de panik Gizem'i gece vakti sakinlestirmek lazim. Hicbir seyden bu kadar korkmam; ama kabuklu, parmak boyutunda fildir fildir yuruyen koyu renk bir canavar benim oracikta aklimi alabilir. Neyse uykusuz, kabuslu ve sis gozlerle kalkilan sabahin ardindan sizlere bu yaziyi yazmak, beni bir nebze rahatlatti. 

Gelelim eve... :)) Buradaki herseyi eve gore ayarladigimdan, parkeler yapilsin, mail yazicam; hele bir yerleselim, misafir cagiricam; ama duvarimizda resmimiz yok, fotograf simdi cekemem gibi bin tane bahane de tarih oldu. Bizim icimize cok sinen bir evimiz var artik :) Ikea'ya tesekkur ederiz :)) Yani dayali doseliyiz ve misafir kabul etmeye haziriz :)) Resimler ekte. Henuz daha bahceyi yapamadik ama yakinda o da olur :)) Mangala da bekleriz :))

   
  

Abayali fotograflari da Oncel'in fotografci arkadasi Nejat cekti. Abaya diyip gecmeyin, secmesi cok zor bir olay. Ilk geldigim gun, tipik on yargilarla, alt tarafi siyah carsaf degil mi, aliriz bir tane diyordum. Ilk girdigim magazada her elimi attigim abaya farkli model bir sey cikinca ben bunlarin arasindan nasil karar vericem diye sok gecirip diger magazalara daldim. Swarowski taslisindan, islemelilere, Fransiz dantellisinden, yarasa kollusuna, incili, fistolu, saten, incik boncuk, ne ararsaniz var. Bir tek sade yok :)) Malum kadinlarin kendilerini dis gorunus olarak ifade etmelerinin tek yolu bu. O yuzden acayip susluler. Bir de bir abayayi baska birinde gorme olasiliginiz cok dusuk. Bir de bunlarin sezon sezon modalari var. Bele oturan, dokumlu duran. maskeli, eldivenli.. Ben de ilk abayamda kendime 3 sene oncesinin bir modelini ozel olarak yaptirdim. Ilerleyen gunlerde sade tutuculugumu da yendim, daha sonra gittigim, Al Balad (Beled okunuyor) semtindeki abayacilarda "oo bu cok sade, olmusken saten, yarasa kollu olsun" gibi taleplerle kendimi astim. Gerci yarasa kollar veya genis acilan kollarla disarda yemek yemek biraz guc, ama olsun.

    

Bu arada yeni yeni Turk arkadaslar edindim. Kiminin cocugu var, kiminin yok ama genelde cocuklara gore plan program yapildigi icin, ben de onlara uyuyorum. Cok komik, burasi tam Ankara gibi herkes herkesi taniyor cikiyor. Gecen gun bir arkadasimla bizim compounddaki yoga kursuna katilalim dedik. Yoga hocasi Turk'tu. Hic memnun kalmadik :)) Kadin ingilizce bilmiyor, hareketleri kotu bir aksanla ezberlemis ve soyledigi komutlara uyarsaniz bogulur kalirsiniz. Nefes al, nefes ver diyor, ama dogru hareketlerde demedigi ve aklina esen zamanlarda dedigi icin tikanip kaliyorsunuz. Sacma birseydi kisaca. Bugun bir tane de Japon bir yoga hocasi deneyecegiz baska bir compoundda. Isin komik yani, gruptaki diger bayanlara bu yoga hocasini anlatinca onlar da taniyor ciktilar. Kisacasi Ankara koyunden, Cidde koyune gelmis bulundugumu bir kez daha anladim :))

Bu arada klimalar ve Araplar hakkinda soylemeden gecemeyecegim bir konuda, Araplarin psikolojik olarak kendilerini kis mevsiminde hissetmeleri. Yani magazalarda kislik paltolar, yakasi kurklu ceketler, dokununca bile terleme hissi uyandiran kalin kalin kazaklar satiyorlar. Ben de hem uzuluyorum, hem de guluyorum acikcasi, hevesliler yani.. Ama ote yandan, burasinin Arabistan oldugunu da unutmuyorlar ve aciyorlar klimalari... Oyle boyle degil. Kutuptan farksiz oluyor. Tabi bendeniz nanemolla Gizem, hemen derhal hasta. Gecen gun doktora gittik, tadi birbirinden kotu ilaclar verdi, bakalim devam ediyorum. Ama kesin suclu klimalar. Inanin kendimi koruyorum,  ama soguk ufurmeler her yerde :((

Benden havadisler simdilik bu kadar, soz bir daha bu kadar miskinlesmeyecegim. Bir dahaki sefere buradaki partileri, sosyal yasami anlaticam :)) 

Hadi merak edin, hepinizi tek tek kucaklayip opuyorum :))

Gizem

Arabistan'dan ilk Merhaba

Herkese Merhabalar, 

Biliyorum bir hafta boyunca sizlere hicbir sey yazamadim, fotograf gonderemedim, ama inanin bana gunler nasil geciyor, zaman nasil akti gecti hic anlamadim. Su an tek yaptigim ev icin eksiklikleri gidermek ve buranin olmazsa olmazi "abaya" denen kiyafetten bir (durun bir dakika itiraf ediyorum 'birkac') tane edinmek oldu. 

Ilk bir haftalik izlenim su ana kadar oldukca olumlu. Bir sikintim yok, sadece arabaya inip binerken bu abaya denen, ayak bilegini bile kapatan kiyafete takilip takilip duruyorum. Henuz bir sakarligim olmadi cok sukur. Yalniz araba demisken, bu bildiginiz/bildigimiz araba degil. Burada araba yok denecek kadar az, cunku herkes ucak kivaminda jeep'lere binmekte. Tabi ona mi tirmanayim, abayayi mi toparlayayim, ben de takiliyorum.

Burasi aslinda celiskiler ulkesi; kadinlar icin o kadar fazla kisitlamalar var ki, ancak bir o kadar da hurmet var. Bu ne perhiz, bu ne lahana tursusu diyorsunuz. Mesela kadinlar araba kullanamiyor cunku yasak, siyah abaya harici bir sey giyinemiyorlar, ancak sokaklarda karsidan karsiya gecerlerse akan sular duruyor. Bir de geceleri polis surekli cevirme yapiyor. Eger arabada bayan varsa size gec diyor. Restaurant'larda yaninizda bir bayan varsa "aile bolumu"ne oturabiliyorsunuz; yoksa sadece erkeklerin oldugu bolumde yemek zorundasiniz. Haftasonlari (yani Persembe-Cuma) AVM'lere bekar girmeniz soz konusu bile degil, sadece ciftler girebiliyor. Yani burada kadinlar aslinda bircok kapiyi aciyor. 

Itiraf ediyorum; burada kendimi prensesler gibi hissetmeye basladim. Yakinda simarir ve yazmazsam, bilin ki sebebi bu :) Oncel sagolsun, istedigim zaman yukarda bahsettigim ucak-jeep'lerden bir tane ve Filipinli soforu gonderiyor ve biz Ronaldo'yla alisverise gidiyoruz. Normalde kendim bogustugum supermarket arabalarini Ronalda benim icin kullaniyor. Yani benim yorulmama musade etmiyor. Ben sadece elimi kolumu sallayarak, "havlu kagit eksikti, hadi o reyona gidelim" diyorum. 

Tanistigim Turk'leri saymazsak, buradaki en cok gorustugum insanlar, eve temizlige gelen Filipinli Daisy ve sofor Ronaldo oldugu icin, bol bol onlarla kendi ulkelerinden ve burada neler yaptiklarindan, planlarindan, hayallerinden bahsederek sohbet ediyorum. Acayip tatli insanlar ve cok caliskanlar. Ozellikle Daisy tam bir atom karinca. Burada neredeyse tum zengin Araplarin tam zamanli Filipinli yardimcilari var. Cocuklarini onlar buyutuyorlar. Boylece cocuklar Ingilizceyi minikken ogrenmeye basliyor. 

Konudan konuya atliyorum gibi olacak ama, bu Araplar gercekten garip. Belki kulturlerinden ileri geliyor ama yoldan gecen yabanci bir kadina sanki ilk kez kadin gormus gibi bakan bir adam, cok degil, sadece 2 saniye sonra yanindaki adamla el ele tutusup ve ellerini sallayarak yurumeye devam ediyorlar. Iste o zaman bakma sirasi bana geciyor :) Erkeklerin el ele tutusmasi burada oldukca normal karsilaniyor, tabi ben bu manzarada kocaman bir "Amanin!" diyorum ama burasi icin bu manzara gayet normal.
 
Ahh.. bir de burada beni cileden cikartan bir olay da Allah gunah yazmasin ama namaz saatlerinde her yerin kapali olmasi. Ogle namazindan sonra neredeyse 2,5 saat (14:00-16:00 arasi) bircok dukkan kapali. Gecen gun bir arkadasimla abaya almaya gittigimiz Al Balad'da (bizim Samanpazari'na benzeyen bir yer) ogle namazina yaklastigimiz icin carsinin icine seccadeler serilmeye baslandiginda siparisimizi alelacele tamamlayip, (neyseki yarim kalmadi cunku oraya gitmek tam bir dert) kosar adim kafamizi gozumuzu orterek oradan ciktik. Cunku bazi yerlerde, ben henuz karsilasmadim ama, mutavva denen din polisleri ortaya cikabiliyormus. Ben genelde basimi kapatmiyorum. Bas ortmek icin kullanilan abayanin takimi siyah esarbi klimalardan korunmak icin kullaniyorum. :)

Bir sonraki yazimda abayali fotografimi da ekleyecegim. Bakalim beni taniyabilecek misiniz? :)

Hepinizi ayri ayri cok ozledim, siz de beni buralarda havadis ve dedikodusuz birakmayin...

Kocaman sevgi ve opucuklerimle,

Gizmocan